Native Advertising (Doğal Reklam) Nedir? Kullanıcıların bulundukları platformda (sitede) bulunan diğer içeriklerden ayıramayacakları reklamlar. Yani kullanıcıların deneyimlerini hiçbir şekilde kesintiye uğratmayan, sponsorlandırılmış içerikler de diyebiliriz.
Native Advertising nedir desek birçok şekilde cevap verebiliriz. Bence, native advertising’i tanımlarken reklam gibi olmayan reklam demek en doğrusu.
Peki ne demek reklam gibi olmayan reklam derseniz de, kısaca şöyle açıklayabilirim sanırım: Kullanıcıların bulundukları platformda (sitede) bulunan diğer içeriklerden ayıramayacakları reklamlar. Yani kullanıcıların deneyimlerini hiçbir şekilde kesintiye uğratmayan, sponsorlandırılmış içerikler de diyebiliriz.
Türkiye’de onedio’da oldukça fazla örneğini görebileceğimiz bir reklam türü. Fakat ne yazık ki bizdekilerin reklam olduğu hala belli oluyor. Aslında Native advertising’in doğasında bunu birazcık gizlemek yatıyor. O yüzden Türkiye’deki örneklere bakıp bir tanımlama yapmak pek de doğru değil.
Native advertising aslında content marketing’in bir alt türü. Yani bir bir platforma uygun hazırlanmış içeriği paylaşmak. Markanın bir ürününü direk pazarlama amacı taşımıyor. İşte bu nokta önemli. Asıl amacı, platformu takip eden kitleye etikelişime geçebilecekleri bir içerik sunmak ki bu genelde bilgi verici bir içerik oluyor.
Kullanıcıların deneyimleri hiçbir şekilde kesintiye uğramaz, çünkü bulundukları platformun doğal bir parçası gibi görünürler ki öyledirler de. Ama marka o platformda yer almak için para ödüyor, işte bu yüzden bir reklam.
Peki nasıl oluyor bu Native Advertising derseniz, ona da bir cevabım var. Şöyle ki, markalar + medya sahipleri + dijital ajanslar birleşiyorlar ve ortaya bir “içerik” çıkartıyorlar. Bu içerik bir infografik, video, blog yazısı, rapor, test ya da aklınıza gelebilecek daha farklı türlerde de olabilir.
Aslında hepimizin bildiği birçok platformdaki sponsored content olarak geçen içerikler, temelde native advertising olmaya çalışıyor. Tabi olup olamadıkları tartışılır.
1- Mesela IBM ve Atlantic Media’nın yaptığı aşağıdaki içerik kafamıza bir şeyler oluşmasına yardımcı olabilir cinsten.
2- Hatta daha da net olması için ForbesBrandVoice’u örnek verebiliriz.
Forbes’in birçok markayla ortak çalışarak oluşturduğu bu alanda, markalar tarafından oluşturulan içerikler markalara özel sayfalarda yer alıyor. Bu içerikler yeri geldiğinde Forbes ana sayfada ya da sosyal medya hesaplarında da paylaşılıyor oluyor.
İçerikler tamamen Forbes’teki diğer makalelere benzeyen ve görünürde reklam amacı taşımayan içerikler. Ama aslında reklamlar ve reklam amacı da taşıyorlar. Fakat biz fark etmiyoruz kullanıcı olarak. Belki de fark ediyoruz ama içerik bizi hiç rahatsız etmiyor hatta bazen aradığımız şey oluyor o yüzden markaya da sempati duymaya başlıyoruz.
Çok akıllıca.
Peki neden bu iş için uğraşmalı diyenlere, birkaç cevabım var:
Avantajları olduğu gibi bazı riskleri ve zorlukları da var.
Son olarak güzel bir infografik ile yazıyı noktalamak istiyorum.
Sizin Yorumunuz?
Tüm Yorumlar
Bu yazı hakkında yapılmış olan tüm yorumları aşağıda görebilirsiniz. Yapılan yorumların tüm sorumluluğu ilgili kişilere aittir. Küfür/Hakaret içermeyen tüm yorumlar en kısa sürede onaylanır.