Budapeşte, Prag, Viyana ve Bratislava dörtlemesi hem kısa sürede hem de dolu dolu geçirebileceğiniz bir Avrupa seyahati için harika bir seçim. Ben bu tatili bir de Şubat ayında yapmış olmama rağmen oldukça keyif aldım!
2014 yılının Şubat soğunda bu 4 güzel Avrupa şehrini gezme fırsatı buldum. AB’de sınırların kalmasına en çok sevinenlerden insan grubu ise benim gibi bir kere vize aldı mı çevre ülkeleri de gezmeyi unutmayanlardır.
Bu 4 şehir neredeyse artık bir tamlama gibi birlikte anılır olmuş vaziyette. Aslında sanırım orjinal hali: Budapeşte, Prag, Viyana – ama bazıları Bratislava’yı da ekliyor rotaya ki bence pek de görülecek bir şey yok ama ekstra bir ülke bir ülkedir o da var tabii.
Pahalı. Ama çok güzel. Tarih ve sanat kokan bir şehir. Tam bir kral şehri bence. Avrupalı klasik bir başkent havası da var. O saray senin bu saray benim gezmelik. Bir süre sonra Sisi hakkında acaba çok mu şey öğrendik desek de Schönbrunn Sarayını gezmekten oldukça zevk aldık. Baya bir yol gidip gördüğümüz Belvedere Sarayı ise bahçesinin güzelliğiyle büyüledi. Hofburg İmparatorluk Sarayı ise istemsiz bir şekilde görebileceğiniz oldukça merkezi bir saray – ki bu benim tarihi yerlerde aradığım şeylerden biri :)
Gitmeyi planladığınız yerleri doğru bir şekilde sıralar, sabah erken kalkar ve planladığınız rotayı takip ederseniz 2 günde bitirilebilecek bir şehir. Fakat şehri dolu dolu yaşayıp alışveriş yapmak için bir gün daha eklenebilir.
Tüm şehri yürüyerek 2 günde gezebilirsiniz. Eğer yokuş çıkmak istemiyorsanız tepedeki Prag kalesine giderken tramvaya binebilirsiniz. Old Town zaten her köşesinde fotograf çekilmek isteyeceğiniz süper bir atmosfere sahip. Saat başında orada olmayı unutmayın. Charles köprüsünden yürümek ve tekne gezisi ile Prag’ın hikayesini dinlemek de mutlaka yapılması gerekenlerden.
Avrupa’nın en büyük gece kulübü Prag’daymış ama dışardan çok bayat göründüğü için açıkçası biz gitmekten vazgeçmiştik.
Buda ve Peşte – 2 farklı uç gibi ama kendinizi hiç yabancı hissetmeyeceksiniz eğer ki İstanbul’da uzun zaman geçirmişseniz. Çok tarihi görünen bir havası var ama yapılan binaların çoğu 2. Dünya Savaşından sonra yapılmış yani dönemin mimarisinden çok yapmacık bir eski mimari hava katılmış. Metrolarda sıkı kontrol var, kesinlikle biletsiz binmek gibi bir ihtimal yok.
Pek bir şey yok bu şehirde aslında ama Old Town tabi ki tatlı bir Avrupa şehri olarak karşınıza çıkıyor ve sizi hiç yoktan mutlu ediyor, Blue Church dedikleri gerçekten mavi bir kilise, pek de bir özelliği yok ama görülebilir bir şey. Onun dışında Bratislava Flag Ship Restaurant var akşam yemeği için tercih edilebilir ama tatlısını pek hatta hiç tavsiye etmiyorum.
Sizin Yorumunuz?
Tüm Yorumlar
Bu yazı hakkında yapılmış olan tüm yorumları aşağıda görebilirsiniz. Yapılan yorumların tüm sorumluluğu ilgili kişilere aittir. Küfür/Hakaret içermeyen tüm yorumlar en kısa sürede onaylanır.